Surrey Üniversitesi’nden yapılan yeni bir araştırma, çok uluslu şirketlerin (MNE) küresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmakta yetersiz kaldığını ve hatta ele aldıklarını iddia ettikleri sorunlara katkıda bulunduğunu ortaya koydu. Bu çalışma, çok uluslu şirketlerin inovasyon stratejilerini Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) ile uyumlu hale getirmeleri için acil bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Kâr mı, sürdürülebilirlik mi?
Araştırmacılar, birçok çok uluslu şirketin sürdürülebilir uygulamalardan ziyade kârlılığa öncelik verdiğini belirledi. Farklı ülkelerden vaka çalışmalarını inceleyen ekip, şirketlerin anlamlı, sürdürülebilir yenilikler yapmak yerine genellikle yüzeysel uyum önlemleri aldığını gözlemledi. Yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapılıyor gibi görünse de bu çabalar, sürdürülebilirliğe gerçek bir bağlılıktan ziyade pazarlama araçları olarak kullanılıyor.
Yerel katılım yetersiz
Araştırmada, şirketlerin yerel paydaşlardan yeterince faydalanmadığı ve bölgesel sürdürülebilirlik zorluklarına yeterince çözüm üretmediği tespit edildi. Endüstri liderleriyle yapılan görüşmeler, kurumsal sürdürülebilirlik raporları ve inovasyon uygulamalarının incelenmesi sonucunda bu sonuçlara ulaşıldı. Yerel bir girişimci, “Buraya vermek yerine almak için geliyorlarmış gibi geliyor. Eşsiz zorluklarımızı dikkate alan anlamlı ortaklıklara ihtiyacımız var” diyerek çok uluslu şirketlerin tutumunu eleştirdi.
Uyanma çağrısı
Çalışma, çok uluslu şirketlerin söylemleri ile eylemleri arasındaki uçurumu ortaya koyarak, kurumsal hesap verebilirlik ve sürdürülebilirlik çerçevelerinin etkinliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Araştırmacılar, sosyal ve çevresel sorunlara gerçekten çözüm bulabilmeleri için şirketlerin yerel toplulukları ve paydaşları dahil eden işbirlikçi bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguluyor.
Surrey Üniversitesi’nde Uluslararası İşletme ve İnovasyon Kıdemli Öğretim Görevlisi ve çalışmanın baş yazarı Dr. Shasha Zhao, “Bulgularımız, çok uluslu şirketlerin sürdürülebilir kalkınma için doğal olarak faydalı olduğu fikrine meydan okuyor. Birçoğu, yerel toplulukların karşılaştığı acil zorlukları gerçekten ele alacak şekilde yenilik yapmak yerine sadece ‘kutuları işaretliyor'” dedi.
Sorumluluk artıyor
Dr. Zhao, çok uluslu şirketlerin olumlu bir değişimi yönlendirmek için eşsiz bir konumda olduğunu belirtti. Şirketlerin, sürdürülebilir uygulamaları entegre ederek ve inovasyon ekosistemlerini teşvik ederek iklim değişikliği, siyasi istikrarsızlık ve sosyal eşitsizlik gibi acil sorunları ele alabileceğine dikkat çekti. “Bu bir uyanma çağrısı. Çok uluslu şirketler, çözümün bir parçası olmak için yerel bağlamlarla derinlemesine ilgilenmeli ve sürdürülebilir inovasyona yönelik yüzeysel taahhütlerin ötesine geçmelidirler” şeklinde konuştu.
Notlar:
Dr. Shasha Zhao ulaşak için, mediarelations@surrey.ac.uk adresiyle iletişime geçilebilir.
Makalenin tamamına International Business Review dergisinin 33. cildinin 1. sayısından ulaşılabilir.