“Dünyada iz bırakmak” istiyorsak illa da başarılı bir şeyler yapmamız gerekmiyor. Dünyadaki doğal kaynakları tüketme konusunda her yer zaten ayak izlerimizle dolu. Araştırmalara göre, doğal kaynakları tüketme hızımız, doğanın kendini yenileme hızının %50 üzerine çıkmış durumda. Kullandığımız fosil yakıtlarla atmosferimizi kirleterek karbon ayak izlerimizi bıraktık. Su ayak izlerimiz ise su kaynaklarımızı ciddi şekilde tehdit ediyor.
Su kullanımımız mutfaklar, banyolar ve bahçelerle sınırlı değil. Yediğimiz yiyeceklerden, giydiklerimize kadar kullandığımız her çeşit ürünün üretilmesi için su gerekiyor. Dolayısıyla, satın aldığımız her üründe şaşırtıcı miktarlarda su tüketilmesine katkıda bulunuyoruz ve dünyadaki su kaynaklarını dolaylı yoldan etkiliyoruz.
Su ayak izi nedir?
Su ayak izi, bir ürün veya hizmetin tedarik zincirinden son kullanıcıya kadar olan tüm üretim döngüsü boyunca kullanılan tatlı su miktarını içeriyor. Yani sadece günlük hayatta kullandığımız suyu değil aynı zamanda üretici ve tüketici olarak dolaylı yollardan tükettiğimiz su kullanımının toplamı. Kavram, ilk kez 2002 yılında Hollanda Twente Üniversitesi’nde su, çevre, ekonomi ve sürdürülebilirlik konularında araştırmaları olan profesör Arjen Hoekstra tarafından ortaya konuldu.
Su ayak izlerini ölçerek, karbon ayak izlerinin iklim değişikliğine katkıları ölçüldüğü gibi suyun bugünkü tüketici toplumunda nasıl kullanıldığının ve sınırlı tatlı su kaynaklarının hangi amaçlarla tüketildiğinin net bir resmini almak mümkün.
Su ayak izimiz üç bileşene sahip: yeşil, mavi ve gri. Mavi su ayak izi, bir malı üretmek için kullanılan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynaklarının toplamıdır. Yeşil su ayak izi, bir malın üretiminde kullanılan toplam yağmur suyudur. Gri su ayak izi, üretimde ortaya çıkan tatlı su kirliliğinin derecesini gösterir.
Örneğin bir elmanın büyümesi sırasında tükettiği yüzey ve yer altı suları mavi su ayak izini, yağmur suyu yeşil su ayak izini, yine aynı süreçte yeraltı sularına karışan tarım ilaçlarının arıtılması için kullanılan suyun miktarı ise gri su ayak izini ifade eder.
Tatlı su kaynakları açısından mavi suyun fazla kullanımı su kıtlığına ve gri suyun fazla kullanımı ise su kirliliğine neden olur.
Bir ürünün su ayak izi üretildiği değil, tüketildiği ülkenin su ayak izi hesaplamalarına dahil edilir. Yani su ayak izi ürünle birlikte ithal veya ihraç edilir. Türkiye’de üretilen bir ürünün üretim sırasındaki tatlı su harcaması ihraç edilen ülkeye ait olur. Tersi durumda, ithal ettiğimiz ürünlerin su ayak izleri de ülkemizin su ayak izi olarak hesaplanır.
Dünya su ayak izi ile ilgili rakamlar
1996 ile 2005 yılları arasında küresel su ayak izimiz yılda 9.087 milyar m3 olarak hesaplanmış. Bu tatlı su miktarının yüzde 74’ünü yeşil, yüzde 11’ini mavi, yüzde 15’ini gri su oluşturmuş. Tarımsal üretim, yüzde 92 ile ilk sırada; ancak kullandığı suyun büyük miktarı yeşil ayak izine sahip.
Su yenilenebilir olmasına rağmen oldukça sınırlı bir kaynak. Dünya nüfusu arttıkça, doğal sınırların dayanabileceğinden daha fazla tatlı su kullanılmasına neden oluyor. Çarpıcı bir rakam: Su kıtlığından, her yıl 2.7 milyar kişi etkileniyor. Dünya nüfusunun 7,44 milyar civarında olduğunu düşünürsek insanların yaklaşık üçte birinin su kıtlığı yaşadığı ortaya çıkıyor.
Tükettiğimiz ürünlerin su ayak izlerinden bazı örnekler
Günlük hayatımızda tükettiğimiz meyve, sebze, giyecek gibi ürünlerin dünyada bıraktığı su ayak izleri oldukça şaşırtıcı. İşte bir kaç örnek:
1 adet portakal
Bir adet portakal ortalama olarak 150 gramdır ve 80 litre su izine sahiptir.
Yaklaşık 200 ml olan bir bardak portakal suyu ise yaklaşık 200 litre suya mal oluyor.
Harcadığı su miktarı dağılımı: %72 yeşil, %20 mavi, %9 gri.
Makarna
Buğdayın dünya genelinde ortalama su ayak izi 1.827 litre/kg’dır. Bir kilogram buğday yaklaşık 790 gram makarna verir. Bu durumda 1 kilo makarnanın su ayak izi yaklaşık 1.850 litredir.
Harcadığı su miktarı dağılımı: %70 yeşil, %19 mavi, %11 gri.
Sığır eti
Sığır etinin dünya genelinde ortalama su ayak izi 15.400 litre/kg’dır.
Dana sığırlarının kesin su ayak izi, sığır etinin üretildiği üretim sistemine, yem bileşimine ve yemin kaynağına bağlıdır. Yem dönüştürme verimliliği nedeniyle, endüstriyel tesislerde üretilen sığır eti, genel olarak serbest otlama ile üretilen sığır etine göre daha düşük toplam su izine sahiptir. Ancak, endüstriyel sığır eti, serbest otlama ile üretilen sığır etine göre genellikle daha çok mavi ve gri su izlerine sahiptir. Tatlı su problemlerinin çoğunlukla mavi su kıtlığına ve su kirliliğine bağlı olduğu göz önüne alındığında, otlatma ile yapılan üretim, su kaynaklarımız açısından daha tercih edilir olmalıdır.
Harcadığı su miktarı dağılımı (serbest otlama): %94 yeşil, %4 mavi, %3 gri.
Kahve
Küresel olarak ortalama su izi, 1 fincan kahve için 130 litredir.
Bir kilogram kavrulmuş kahveyi üretmek için yaklaşık 18.900 litre suya ihtiyaç vardır. Standart bir fincan kahve (125 ml) için, 7 gram kavrulmuş kahve gerekir.
Harcadığı su miktarı dağılımı: %96 yeşil, %1 mavi, %3 gri.
Pamuklu kumaşlar
Pamuklu kumaşın dünya genelinde ortalama su ayak izi kilogram başına 10.000 litredir.
Buna göre, bir pamuklu gömlek 2.500 litrelik, jean pantalon ise 8.000 litrelik su izi bırakır.
Harcadığı su miktarı dağılımı: %54 yeşil, %33 mavi, %13 gri.
Sonuç olarak
Elbette tüketeceğiz, bizler tükettikçe de üretim olacak. En doğrusu gereksiz tüketimden kaçınmak, tüketebileceğimiz kadarını satın almak.
Türkiye’nin su ayak izi raporu
Türkiye’nin su ayak izi raporu WWF-Türkiye tarafından T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile işbirliği içerisinde Unilever ve OMO’nun desteğiyle hazırlandı. 2014 yılında yayınlanan rapor, su, üretim ve uluslar arası ticaret ilişkisini ele alarak Türkiye’nin su ayak izini ortaya koymayı amaçlıyor.
Kaynak: http://www.kilsanblog.com/yesil-cevreci-ekolojik/su-ayak-izimiz/