“Ultra işlenmiş gıdalar” dendiğinde aklınıza ne geliyor? Uzun bir içerik listesi mi, cazip ikramlar mı, yoksa sadece fast food mu?
Gıdaları etiketleme şeklimiz, gıda seçimlerimizi ve dolayısıyla gıda endüstrisinin yönünü önemli ölçüde etkilemektedir.
Son zamanlarda Türkiye’nin gıda ve sağlık sektörlerinde gıda işleme ile ilgili tartışmalar yoğunlaştı. Peki Türk tüketicileri bu konuda ne düşünüyor?
EIT Food tarafından desteklenen Tüketici Gözlemevi, Türkiye ve diğer 16 Avrupa ülkesinde yaklaşık 10.000 tüketiciyi kapsayan bir araştırmada, Türkiye’nin ultra işlenmiş gıdalara bakış açısını da kapsadı. Amaçlardan biri, Türk tüketicilerin işleme seviyelerini önemseyip önemsemediklerini ve bunun beslenme alışkanlıklarını nasıl etkilediğini anlamaktı.
Tüketici Gözlemevi, Türk tüketicilerin çoğunluğunun ultra işlenmiş gıdalar konusunda gerçekten de endişeli olduğunu ve bu gıdaları sağlığa ve çevreye zararlı olarak gördüğünü ortaya çıkardı. Ancak pek çok tüketici yaşam tarzında değişiklik yapmak için yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünüyor.
Temel bulgular:
Türk tüketicilerin üçte ikisi aşırı işlenmiş gıdaların gelecekte sağlık sorunlarına yol açabileceğine inanıyor. Bu endişeler temel olarak obezite, diyabet ve yaşam tarzıyla ilgili diğer rahatsızlıklarla ilgilidir.
Bu endişeler göz önüne alındığında, Türk tüketiciler ultra işlenmiş gıdaları terk etti mi? Tam olarak değil.
Artan endişelere rağmen, sadece %56’sı bu gıdaları satın almaktan aktif olarak kaçınıyor.
Kolaylığı, lezzeti ve minimal işlenmiş gıdalara kıyasla genellikle daha düşük maliyetiyle bilinen ultra işlenmiş gıdalar popülerliğini korumaktadır.
Neden cazibe devam ediyor?
Araştırmaya göre kolaylık, fiyat ve lezzet ultra işlenmiş gıdaların tüketiminin arkasındaki başlıca etkenler.
Birçok tüketici için, özellikle de zamanı ve mali kaynakları kısıtlı olanlar için, market alışverişi yaparken işleme seviyeleri bir öncelik değildir.
Kafa karışıklığını gidermek
Araştırma ayrıca Türk tüketicilerin ultra işlenmiş gıdalar konusundaki kafa karışıklığını da ortaya koymuştur. Örneğin, tüketicilerin %61’i enerji içeceklerini ultra işlenmiş olarak tanımlarken, sadece %34’ü ve %22’si vegan peynir ve çikolatanın bu kategoriye girdiğini düşünmektedir.
Bu kafa karışıklığı muhtemelen gıdalar için işleme seviyelerine göre tutarlı bir sınıflandırma sisteminin olmamasından kaynaklanmakta, bu da çelişkili ve bazen yanıltıcı bilgilere yol açmaktadır.
Dahası, gıdaların işleme seviyelerine göre sağlıklı olup olmadıkları konusunda da belirsizlik söz konusudur. Örneğin, %0 yağlı meyveli yoğurdun sağlıklı bir seçenek olduğuna inanan tüketiciler artık bu tür yoğurtların ultra işlenmiş olarak kabul edildiği konusunda bilgilendirilmektedir.
Bitki bazlı alternatiflerle ilgili zorluklar
Bitki bazlı alternatifler konusunda da tartışmalar var. NOVA sistemi kapsamında, bitki bazlı alternatifler ultra işlenmiş olarak kategorize edilmektedir. Yine de, genellikle et bazlı seçeneklerden daha sağlıklı ve daha çevre dostu olarak pazarlanmaktadırlar.
Bu tutarsızlık tüketicilerin güvenini sarsmıştır. Çalışma, Türk tüketicilerin yarısından fazlasının işleme kaygıları nedeniyle bitki bazlı ikame ürünlerden kaçındığını, bunun da bitki bazlı endüstriyi ve çevresel çabaları etkilediğini ortaya koymuştur.
İleriye doğru bir yol
Şu anda gıda bilimcileri, üreticileri ve yetkilileri arasında ultra işlenmiş gıdaları ve bunların sağlık üzerindeki etkilerini neyin tanımladığı konusunda bir fikir birliği yoktur.
Net bir tanımın oluşturulması, bu bilgi eksikliklerinin giderilmesi için çok önemlidir. Evrensel bir sınıflandırma sisteminin benimsenmesi, kafa karışıklığını ve yanlış bilgilendirmeyi ortadan kaldırarak tüketicilerin ultra işlenmiş gıda tartışmasını daha net bir şekilde anlamasını sağlayacaktır.
Fikir birliği ile sağlık rehberliği, etiketleme ve düzenleme konularında adımlar atılabilir.
Nihayetinde, gıda endüstrisinin tüketicilere tutarlı ve güvenilir bilgiler sunarak daha sağlıklı ve bilinçli seçimler yapmalarını sağlamak için iletişimi geliştirmesi gerekmektedir.