Empatiyle inşa edilen bir toplum

0
467

Bir müze düşünün ki duvarları sanat eserleriyle değil, empatiyle örülmüş. İstanbul’un kalbinde, bir metro istasyonunun derinliklerinde, sessizlikle konuşan ve karanlıkla aydınlatan bir alan. Bu yer, sadece bir müze değil; toplumun vicdanına açılan bir pencere, önyargıların çözüldüğü, iletişimin yeniden öğrenildiği, görünmeyenin görünür kılındığı bir farkındalık mabedi.

Diyalog Müzesi’nin dönüştürücü etkisi

2013 yılında Diyalog Sosyal Girişimcilik Derneği (DİSODER) tarafından kurulan İstanbul Diyalog Müzesi, 12. yılına girerken sosyal etkisini bilimsel verilerle ölçümleyen ilk kapsamlı raporunu kamuoyuna sundu. Gayrettepe Metro İstasyonu içinde yer alan müze, dünyada bir metro istasyonunda konumlanan ilk diyalog müzesi olma özelliğini taşıyor. Görme ve işitme engelli bireylerle birlikte geliştirilen deneyimsel sergilerle, empati, farkındalık ve gönüllülüğün nasıl kalıcı toplumsal değerlere dönüşebileceğini gösteriyor.

Hissetmeyi öğreten deneyimler

Müzenin temelini oluşturan iki sergi; Karanlıkta Diyalog ve Sessizlikte Diyalog, katılımcıları görme ve işitme engellilikle ilgili deneyimsel öğrenmeye davet ediyor. Görme engelli rehberler eşliğinde tamamen karanlık bir İstanbul sokaklarında yürüyormuşçasına yapılan geziler, “karanlıkta” aydınlanmaya; işitme engelli rehberlerle gerçekleştirilen sözsüz iletişim etkinlikleri ise sessizliğin içindeki sesleri duymaya olanak tanıyor.

Bu deneyimlerin yanı sıra, Türkiye’de bir ilk olan işaret diliyle sipariş verilen Diyalog Kafe, yalnızca kahve sunmuyor; iletişimin sözsüz de kurulabileceğini gözler önüne seriyor.

Sayılarla duyguların dönüşümü

Müzenin yöneticisi Nilay Goncagül tarafından açıklanan etki analizi raporu, 1.000’e yakın katılımcı üzerinde yapılan ön ve son testlerle hazırlandı. Elde edilen veriler, özellikle 15–30 yaş arasındaki gençlerde belirgin bir zihinsel ve duygusal dönüşüm yaşandığını ortaya koyuyor:

. Görme engellilik bilgisi: %36 artış
. İşitme engellilik bilgisi: %64 artış
. Empati skorları: Karanlıkta Diyalog’da %42, Sessizlikte Diyalog’da %38 artış
. Gönüllülük eğilimi: Karanlıkta %51, Sessizlikte %56 artış

Goncagül, bu deneyimlerin yalnızca bireysel bir etkilenme değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk bilincine dönüştüğünü belirterek şunları söyledi:

“Katılımcılar yalnızca etkilenmiyor, harekete geçmek için de motive oluyor. Biz bu potansiyeli toplumsal dönüşümün en gerçek zemini olarak görüyoruz.”

Ayrıca Goncagül, müzenin şu ana dek 2.000’den fazla metrobüs şoförüne kurumsal farkındalık eğitimi verdiğini ve İstanbul’daki şirketlerle bu kapsamda çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.

Kurucunun mesajı

DİSODER Başkanı ve müzenin kurucusu Hakan Elbir, bu raporun sadece bir hesap verme aracı değil, aynı zamanda “diyaloğun neyi dönüştürdüğünü anlamanın samimi bir yolu” olduğunu belirtti. Elbir, yakın zamanda Anadolu yakasında yeni bir şube açılacağını ve daha geniş kapsamlı bir etki analizi raporunun baristalar, çalışanlar ve aileleri de kapsayacak şekilde yayımlanacağını duyurdu.

“Biz empatiyi davranışa, farkındalığı eyleme dönüştürmeye kararlıyız. İstanbul Diyalog Müzesi, bir vicdan laboratuvarıdır.”

Elbir ayrıca müzenin metro istasyonunda yer almasının sembolik önemine dikkat çekerek, erişilebilirliğin yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve toplumsal bir mesele olduğunu vurguladı.


Markaların samimiyet sınavı

Etkinliğe katılan FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula, küresel markalar arasında çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) projelerinde azalma gözlendiğini belirtti. Ancak bu durumun Türkiye gibi ülkeler için fırsat olduğunu söyleyerek:

“Bu süreçte samimi olan markalar öne çıkacak. Diyalog Müzesi gibi yapılar, bu samimiyet sınavında toplumsal güven inşa edebilecek alanlar sunuyor.”

Abdula’nın sözleri, müzenin yalnızca bireyleri değil, markaları ve kurumları da dönüştürebileceği fikrini güçlendiriyor.

Rehberlerin sesi

Etkinlikte söz alan rehberlerden biri olan Harun Sarıkaya, İstanbul Diyalog Müzesi’nin hayatında yarattığı değişimi şu cümleyle özetledi:

“İlk defa bir iş görüşmesinde bana ‘Ne yapabiliyorsun?’ diye soruldu. Görme engelli olmaktan çok, görünmüyor olmak zordu.”

Sarıkaya, yalnızca mesleki değil, kişisel olarak da güçlendiğini; dans, gazetecilik ve eğitim gibi birçok alanda gelişme fırsatı bulduğunu aktardı. Rehberler, çalışmanın kendileri için bir meslekten öte, toplumsal katılım, ifade gücü ve kimlik kazanımı olduğunu vurguladılar.

Empatinin inşa ettiği gelecek

İstanbul Diyalog Müzesi, sadece bir deneyim alanı değil, bir toplumsal değişim mekânı. Gönüllülüğü tetikleyen, farkındalığı artıran, empatiyi davranışa dönüştüren bu yapı, sosyal girişimcilik ve kültürel katılım alanında örnek bir model sunuyor.

12 yıllık bu yolculuk, bize şunu hatırlatıyor: Görmek için göz, duymak için kulak gerekmez. Asıl mesele, karanlığın içinden geçip kendi önyargılarını aydınlatabilmektir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here