Ağrı’da domates, Van’da muz, Erzurum’da çilek imkansız değil

0
338

Türkiye’de gıda ürünlerinde yaşanan enflasyon, resmi enflasyon oranının çok üzerinde
gerçekleşirken; tarımsal üretimdeki düşüşün en önemli sebepleri arasında enerji başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki öngörülemez artışlar geliyor.

Son yıllarda sayıları hızla artan jeotermal seralar ise enerji maliyetlerini adeta sıfırlaması
nedeniyle Türkiye’de tarımsal üretim artışının adeta anahtarı konumunda.

17 Ekim Dünya Jeotermal Günü nedeniyle, Türkiye’nin bu alandaki gelecek vizyonu
hakkında görüşlerini açıklayan Jeotermal Enerji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı (JED) Ali
Kındap, Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerinin (TDİOSB) ülke coğrafyasının
tümüne yayılan jeotermal kaynaklar ile birlikte planlanması ve mutlaka bu kaynakların
yakınına kurulması gerektiğine dikkat çekti.

1925 metre rakım ve eksi 35 derecede domates üretimi

Türkiye’de bin 500’ün üzerinde doğal çıkış noktası olan jeotermal enerjinin, her ilde her
türlü tarım ürününün yetişmesine imkan tanıyacak yeterlikte olduğunu sözlerine ekleyen
Kındap, “Ayaklarımızın altında bulunan ve kullanılmayı bekleyen jeotermal kaynaklarımızla bugün Ağrı’da domates, Van’da muz, Erzurum’da çilek yetiştirmemiz; hatta ‘Anamur muzu’ olarak tüm dünyanın tanıdığı yeni markalar yaratmamız mümkün.

Bu üretimlere ilişkin çok özgün örneklerimiz de var. Ve bu örneklerdeki verimlilik ve
rekolte seviyesi, bu alanda dünyada söz sahibi olan ülkeler ile rahatlıkla yarışabilecek
seviyede. Sözgelimi Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde ve Ağrı’nın 1925 metre rakımlı ilçesi
Diyadin’de eksi 35 derecede üretilen domates, Antalya’da üretilen domatesten daha
rekabetçi olabiliyor. Antalya’da üretilen domatesin 800 km uzaktaki İstanbul’a
taşınmasının gereği de anlamı da yok. Jeotermal seralar ile tarımsal üretimimizi
artırarak gıda fiyatlarını düşürebilir ve bu alanda dünyanın önde gelen ihracatçı
ülkelerinden biri olabiliriz.” dedi.

“10 yıl içinde 100 bin dönüm jeotermal seraya ulaşabiliriz”

Jeotermal kaynak zenginliği açısından Avrupa’nın lider, dünyanın dördüncü ülkesi Türkiye
ile kıyaslanmayacak ölçüde düşük jeotermal kaynağı olan ülkelerin, jeotermal seracılıkta
Türkiye’den daha ileride olmasını kabullenmek istemediklerini kaydeden Kındap, tarımsal
üretimlerin tüketimin olduğu yerde ya da yakınında konumlanması gerektiğini belirtti.

Türkiye’de bugün itibarıyla 5 bin 293 dönüm jeotermal seranın üretim yaptığını anımsatan
Kındap, Türkiye’nin 10 yıl içinde 100 bin dönüm jeotermal sera büyüklüğüne rahatlıkla
ulaşabileceğine inandıklarını vurguladı.

“Yatırımcı hazır, destek bekliyor”

JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali KIndap şu değerlendirmeyi yaptı:

“Tüm dünyayı esir alan pandemi, savaşlar ve jeopolitik krizlerin kök sebepleri
arasında ülkelerin en az enerji kaynakları kadar önem verdikleri gıda güvenliğini
sağlama endişesi yatıyor. Yakın gelecekte dünya gıda ve su savaşlarına tanık olacak.
Bu nedenle ülkemiz geleneksel tarım üretimini mutlaka topraksız tarım ve jeotermal
seracılık uygulamaları desteklemek zorundadır. 85 milyon insanımızı sağlıklı, ucuz ve
erişilebilir gıda ile buluşturmak zorundayız. Bu alanda açık ara dünyanın üretim üssü
olma potansiyeline sahip konumdayız. Jeotermal kaynaklarımızla, Anadolu
coğrafyasının her yerinde istediğimiz sebze ve meyveyi üretebilecek imkâna sahibiz.
Bu alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda yatırımcımız var. Tarım ve Orman
Bakanlığımız başta üzere tüm merkezi ve yerel otoritelerinden beklentimiz, farklı
sebeplerle üretim yapılmayan tarım arazilerinde bu yatırımları destekleyici
mekanizmaları harekete geçirmesi ve uygun faiz oranları ile kredi desteği sağlamasıdır.
Bu alana yatırılacak her kaynak, bize tarım ürünleri ithalatının azalması ve bu ithalat
için harcadığımız dövizimizin cebimizde kalması demektir.”

Türkiye’de bugün 5 bin 293 dönüm jeotermal serada üretim yapılıyor

Dünyanın en yüksek 4’üncü jeotermal kaynak zenginliğine sahip ülkesi Türkiye’de halen 5
bin 293 dönüm alanda jeotermal seracılık yapılıyor. Afyonkarahisar 900 dönüm ile ilk sırada
yer alırken, İzmir 819 dönüm ile ikinci, Manisa 756 dönüm ile üçüncü sırada yer alıyor.
İzmir-Dikili (3 bin dönüm), Denizli Sarayköy (700 dönüm) ve Ağrı-Diyadin’de (1,3 bin dönüm) kurulan TDİOSB’ler jeotermal kaynakla ısıtılacak. Balıkesir’in Gönen ilçesinde kuruluş çalışmaları süren jeotermal kaynakla ısıtılacak TDİOSB ise 8 bin dönüm büyüklüğü ile dünyanın en büyüğü olacak. 10 milyar TL’ye mal olacak bu projede 10 bin kişiye istihdam sağlayacak.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here