Toprağı zenginleştirmek için yeni kavram: Rejeneratif tarım

0
314

Rejeneratif tarım sadece toprağı değil, suyu ve havayı da iyileştirerek, ekosistemi yeniden üretmeye ve yenilemeye çalışan bir üretim sistemi. Rejeneratif tarım yöntemleri, toprağın organik madde içeriğini artırmayı, toprağın su tutma kapasitesini yükseltmeyi, erozyonu azaltmayı, iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve daha sağlıklı gıda üretmeyi hedefliyor.

2000’li yılların başında “organik” kelimesi hayatımıza yerleşmeye başladı, 2010’lu yıllarda “sürdürülebilirlik” kelimesi de neredeyse bütün şirketlerin mottosu haline geldi. Dünyada yükselen yeni bir kelime var: “Rejeneratif”

Aslında bu kelimeler birer kavramdır. Özellikle tarım sektöründe “Rejeneratif Tarım” olarak bütün gıda şirketlerinin gündemine girmeye başladı.

Haliyle bu kavramlar söz konusu tarihlerde ortaya çıkmadı, Türkiye gündeminde yer alması bu tarihlere denk düşüyor.

Peki, elimizde sürdürülebilirlik kavramı varken, niye yeni bir kavrama daha ihtiyaç duyalım?

Sürdürülebilirlik kavramına eleştiriler

Sürdürülebilirlik kavramı, doğal kaynakların korunması, çevre dostu ürünlerin tercih edilmesi, geri dönüşüm yapılması gibi anlamlar ifade ediyor. Ancak bu kavramın uygulamada karşılaştığı birçok zorluklar ve eleştiriler var. Sürdürülebilirlik kavramının ekonomik büyüme ile çeliştiği, sosyal adaleti göz ardı ettiği, küresel eşitsizlikleri artırdığı, teknolojik çözümlere aşırı güvendiği gibi…

Bu eleştirilerin boyutu ve niteliği, sürdürülebilirlik kavramının farklı disiplinlerde nasıl tanımlandığına ve yorumlandığına bağlı olarak değişiyor.

Sürdürülebilirlik kavramının toplumda nasıl algılandığı ile ilgili yapılmış araştırmalar da var. Mesela, Türkiye’de tüketicilerin sürdürülebilirlik konusunda bilinçli olduğunu, ancak markaların bu konudaki çalışmalarına güvenmediğini ortaya koyuyor. Ayrıca, tüketiciler sürdürülebilirlik kavramını en çok geri dönüşüm ve çevre dostu ürünler ile ilişkilendiriyor.

Toplumda çok yaygın olan ve kullanılan kavramlar zamanla soyutlaşıyor ve anlam gücünü kaybediyor. Sanırım “sürdürülebilirlik”te de böyle oldu.

“Rejeneratif” kelimesi, toprağa çok yakışıyor!

“Rejeneratif” kelimesinin kökü, Latince “regenero” kelimesinden geliyor. Bu kelime, “yeniden üretmek, yenilemek” anlamında kullanılıyor. Toprağa çok yakışan bir kelimedir. İlk defa 80’li yıllarda kullanılmaya başlanmış olmasına rağmen, kapitalist rekabet kısmen onu unutturmuştu. Rejeneratif tarım sadece toprağı değil, suyu ve havayı da iyileştirerek, ekosistemi yeniden üretmeye ve yenilemeye çalışan bir tarım sistemidir.

Bu, geleneksel tarım yöntemlerinin aksine, toprağı aşındıran, suyu kirleten ve iklim değişikliğine katkıda bulunan kimyasal gübre ve pestisitlerin kullanımını azaltıyor. Rejeneratif tarım yöntemleri, toprağın organik madde içeriğini artırmayı, toprağın su tutma kapasitesini yükseltmeyi, erozyonu azaltmayı, iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve daha sağlıklı gıda üretmeyi hedefliyor.

Sadece moda olmaktan öte bir model!

Rejeneratif tarımın bundan böyle çok konuşulacağını düşünüyorum. Özellikle gıda şirketleri için en son büyük moda kelime haline geleceğini aşağıdaki faydalardan da anlaşılabilir:

● Rejeneratif tarım yöntemleri, toprağa daha fazla besin ve su sağlar, bu da daha besleyici ve lezzetli gıdalar üretir.

● Toprağın organik madde içeriğini artırmaya yardımcı olur, bu da toprağın daha verimli ve dayanıklı hale gelmesine yardımcı olur.

● Toprağın su tutma kapasitesini artırmaya yardımcı olur, bu da kuraklık ve sel gibi su kaynaklarını daha sürdürülebilir hale getirir.

● İklim değişikliği gerçeği bağlamında, toprağın karbon tutma kapasitesini artırmaya yardımcı olur, bu da atmosferdeki karbondioksit miktarını azaltmaya yardımcı olur.

Rejeneratif tarım kavramının, gıda şirketleri için sadece moda olmadığına dair örnekler de var:

● Iowa’daki bir çiftçi, topraktaki organik madde içeriğini artırmak için çiftlik hayvanlarının gübresini kullanıyor. Bu, toprağın su tutma kapasitesini artırarak kuraklığa karşı direncini artırmaya yardımcı oluyor.

● İngiltere’de, çiftçiler, toprağın karbon tutma kapasitesini artırmak için anız yakma yerine toprakta bırakıp parçalama yöntemini kullanıyorlar. Bu, toprağın karbonu emmesine ve atmosferden uzak tutuyor.

● Avustralya’da, çiftçiler, kuraklık ve sel gibi iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığı artırmak için rejeneratif tarım yöntemlerini kullanıyor. Örneğin, bir çiftçi, toprağın su tutma kapasitesini artırmak için ekinler arasında baklagiller dikiyor. Bu, baklagillerin ürettiği azotun toprağa geri kazandırılmasını sağlıyor.

Bu faydalar, tüketicilerin, işletmelerin ve hükümetlerin rejeneratif tarımı desteklemesine neden oluyor. Tüketiciler, daha sağlıklı ve sürdürülebilir gıdalara olan talebi artırıyor. İşletmeler, rejeneratif tarımın çevresel ve ekonomik faydalarını görüyor. Hükümetler, iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olmak için rejeneratif tarımı teşvik ediyor. Başlangıçta çiftçiler hem bilgilenme hem de kısmi destek ihtiyacı duyabilir.

Rejeneratif tarım için bütçe ayırıyorlar

Unutmayalım ki rejeneratif tarım, sürdürülebilirlik kavramı için de umut verici bir yoldur.

Madewell, 2023 sonbahar çeşitleri için denim serisinin yüzde 12’sinin rejeneratif pamuk içermesini beklediğini söyledi. Hindistan ve Amerika’daki pamuk çiftçisini rejeneratif tarım konusunda destek olmak için de bütçe ayırdı.

Aslında benim, rejeneratif tarım örneğini ilk duyduğum haber, Patagonya’da bir rejeneratif tarım uygulamasıydı. Ardından organik rejeneratif hurmalarla ilgili bir haber gördüm. Bu organik rejeneratif hurma haberi de Kaliforniya’daki başka bir uygulamaydı.

Konuya eğilince gördüm ki Walmart, PepsiCo, Cargill, Danone, Nestle rejeneratif tarım ile ilgili pek çok projenin destekçisi veya yürütücüsü durumundalar. Ayrıca 100 milyonlarca dolar büyüklüğünde fonları da bu alan için ayırmış görünüyorlar. Aynı şirketlerin Türkiye’de bu kavramı gündeme getirmemeleri de ayrıca düşünülmelidir.

Toprağa sahip çıkmada doğru sistem!

Türkiye’de özellikle tarım ve gıda meslek örgütleri, tarım borsaları başta olmak üzere tarım ve gıda şirketleri konuya eğilmelidir. Toprağa sahip çıkmanın en doğru sistemlerin başında artık rejeneratif tarım geliyor.

İyi tarım ve organik ürünler peşinde koşan perakendeciler için de rejeneratif tarım kavramı, farkındalığı olan yeni bir açılım olacaktır. Rejeneratif tarım ürünlerine raf imkanı sağlayan batıda pek çok market bulunuyor.

Rejeneratif tarım uygulamalarına dair birkaç örnek ve vaka, tarıma verimliliği konusunda katkıları daha iyi anlamaya sağlayabilir:

● Brezilya’daki Fazenda Vale do Pati: Bu çiftlik, 1990’larda geleneksel tarım yöntemlerini kullanarak büyük ölçekte kahve yetiştiriyordu. Ancak, bu yöntemler toprağın aşınmasına ve verimsizliğe neden oldu. 2000 yılında, çiftlik sahibi João Paulo de Andrade, rejeneratif tarım yöntemlerine geçmeye karar verdi. Bu karar, çiftliğin toprağının iyileşmesine ve verim oranının artmasına yardımcı oldu. Ayrıca, çiftlik çevresel etkilerini azalttı ve daha sürdürülebilir bir işletme haline geldi.

● Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Rodale Institute: Bu araştırma enstitüsü, 1947’den beri rejeneratif tarım yöntemlerini araştırıyor ve geliştiriyor. Enstitü, dünyanın dört bir yanındaki çiftçilere rejeneratif tarım teknikleri eğitimi veriyor.

● Avustralya’daki Southern Rangelands Alliance: Bu koalisyon, Avustralya’nın güney yarım küresindeki çiftçileri rejeneratif tarım uygulamalarına teşvik ediyor. Koalisyon, çiftçilere eğitim, danışmanlık ve finansman desteği sağlıyor.

Rejeneratif tarım uygulamaları, toprağın özelliklerini zenginleştirirken hem çevresel hem de ekonomik faydalar sağlar. Toprak, suyu ve hava iyileşir ve zenginleşir. Ayrıca, gıda güvenliğini artırır ve çiftçi gelirlerini artırmaya yardımcı olur. Bu uygulamalar, gelecek nesiller için daha sağlıklı bir dünya yaratmaya yardımcı olabilir.

* https://www.gidahatti.com/makale/16801417/fikri-turkel/topragi-zenginlestirmek-icin-yeni-kavram-rejeneratif-tarim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here