Hayvancılık üretimi, sera gazı metan yayıcıları ve tropikal ormansızlaşmanın ana nedenlerinden biridir. Hayvancılık üretimi, tarım sektörünün en büyük sera gazı metan yayıcısıdır. Sığır, koyun ve keçi gibi geviş getiren hayvanlardan kaynaklanan emisyonlar, küresel metan emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturur. Aynı zamanda, mera genişlemesi ve yem mahsulü üretimi nedeniyle tropikal ormansızlaşmanın ana doğrudan nedenidir. Ormansızlaşma, karbon depolama kapasitesini azaltır ve biyolojik çeşitliliği tehdit eder.
Kırmızı et tüketimini azaltmak, insanlığın ekolojik ayak izini düşürmenin etkili bir yoludur, ancak Batı tarzı et ağırlıklı diyetler giderek yaygınlaşıyor. Çok sayıda araştırma, beslenme değişikliklerinin, özellikle kırmızı et tüketiminde bir azalma olmak üzere, insanlığın ekolojik ayak izini azaltmak için büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermiştir. Kırmızı et tüketimi, hem sağlık hem de çevre açısından riskli olarak kabul edilir. Aynı zamanda, Batı tarzı et ağırlıklı diyetler dünya çapında daha popüler hale geliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, gelir artışına bağlı olarak et talebi artmaktadır.
Araştırmacılar, 2014-2020 yılları arasında hayvancılık ve alternatif et teknolojilerine yönelik politika desteğini incelediler ve büyük bir dengesizlik buldular. Alternatif et teknolojileri, hayvan dokularını veya bitki proteinlerini kullanarak hayvansal gıda ürünlerinin yerini almayı amaçlayan yenilikçi çözümlerdir. Bu teknolojilerin çevresel ve sağlık yararları vardır. Araştırmacılar, 2014’ten 2020’ye kadar hayvansal gıda ürünleri sistemini veya alternatif teknolojileri destekleyen başlıca tarım politikalarını gözden geçirdiler ve her iki sistemdeki devlet harcamalarını karşılaştırdılar. Ayrıca ilgili lobicilik eğilimlerine de baktılar.
Hükümetler, hayvancılık ve yem üretim sistemlerine büyük miktarda fon ayırırken, alternatif et teknolojilerine çok az yatırım yapmışlar ve bunlara düzenleyici engeller getirmişlerdir. Hükümetlerin tarımsal fonlarının çoğunu sürekli olarak hayvancılık ve yem üretim sistemlerine ayırdıklarını, beslenme kılavuzlarında gıda üretiminin sürdürülebilirlik boyutlarını vurgulamaktan kaçındıklarını ve et alternatiflerinin ticarileştirilmesine dar etiketleme standartları gibi düzenleyici engeller getirmeye çalıştıklarını buldular. Başlıca ABD et ve süt ürünleri şirketleri, durumu kendi lehlerine çevirmek için çevre sorunlarına ve düzenlemelerine karşı aktif olarak lobi faaliyetleri yürüttüler.
ABD’de, hayvansal kaynaklı gıda ürünlerine alternatiflerinden yaklaşık 800 kat daha fazla kamu finansmanı ve 190 kat daha fazla lobicilik parası gidiyor. AB’de, hayvan kaynaklı gıda ürünlerine yaklaşık 1.200 kat daha fazla kamu finansmanı ve üç kat daha fazla lobicilik parası gidiyor. Her iki bölgede de, neredeyse tüm bitki bazlı et patentleri, az sayıda özel şirket veya şahıs tarafından yayınlandı ve patentlerin yarısına sahip olan yalnızca bir ABD şirketi olan Impossible Foods vardı.
Alternatif et teknolojileri için adil bir pazar sağlamak için politika yapıcıların, et fiyatlarını çevresel maliyetlere göre ayarlamaları, alternatif et araştırmalarına yatırım yapmaları ve tüketicileri bilgilendirmeleri gerekmektedir. Geçtiğimiz Haziran ayında, ABD Tarım Bakanlığı, ülkedeki et üreticilerine yönelik bu tür ilk izin olan laboratuvarda yetiştirilen tavuğun satışını onayladı. Stanford çalışması, daha sürdürülebilir diyetlere geçiş için benzer umut ışığı olarak son politika gelişmelerine işaret ediyor. ABD’de geçen yıl kabul edilen Enflasyon Azaltma Yasası, sera gazı emisyonlarını azaltmak veya karbonu tutmak için uygulamaları uygulayan çiftçileri ve çiftçileri desteklemek için teknik ve mali yardım yatırımlarını içeriyor. AB’de, bu sonbaharda tartışılacak olan bir politika önerisi, iklim azaltma çözümlerini desteklemek ve biyolojik çeşitlilik kaybını ve çevresel etkileri azaltmak için gıda sisteminin sürdürülebilir bir geçişini hızlandırmayı amaçlıyor.